Erdoğan ile Bush ilk bulusmalarinda birbirlerine hava atarlar… Bush, Erdoğan’a
– “Bizde öyle bir teknoloji var ki, ölüyü diriltiriz” der. Erdoğan altta kalmaz ve karsilik olarak:
– “Bizde öyle bir teknoloji var ki, partimizin bütün üyelerine 100 metreyi 3 saniyede kosmayi
ögretiyoruz” der. Türkiye’ye döndügünde Erdoğan’ı bir düsünce alir. Danismanlarini
çagirtir ve attigi palavrayi anlatir.
– “Haftaya Bush geliyor. Yalanimiz ortaya çikacak, acaba ne yapsak?” diye sorar. Danismanlarindan biri hemen
yanitlar:
– “Onlara ölüyü nasil dirilttigini sordunuz mu?”
– “Hayir sormadik”
– “O halde hiç korkmayin sayın basbakanim, alin Bush’u Anitkabir’e götürün. Atatürk’ü diriltmesini isteyin. Diriltmezse o rezil olur. Yok eger diriltirse,siz zaten 100 metreyi 3 saniyede kosarsiniz!!!”
Erbakan ölmüş ve cennete gitmiş..
Meleklerin karşısında cennetin kapısında dururken arkasında saatlerle dolu çok büyük bir kapı görmüş ve sormuş:
-‘Bu saatler ne böyle?’ melekler cevap vermiş:
-‘Bunlar yalan saatleri. Dünyadaki herkesin bir yalan saati vardır. Her yalan söyleyişinde saatteki ibre hareket eder.’
Erbakan;
-‘Ooo, peki bu kimin saati?’
-‘Bu ATATÜRK’ün saati.. İbre hiç bir zaman oynamadı, yani hiç yalan söylememiş.
-‘İnanılmaz’ demiş Erbakan.
-‘Peki bu kimin saati?’ melekler cevap vermiş:
-‘Bu İsmet İnönü‘nün saati. İbre iki kez hareket etti, yani İnönü tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi…’
En sonunda Erbakan dayanamamış ve sormuş:
-‘Peki Tayyibin saati nerede??’
–‘Tayyibin saati meleklerin toplantı ofisinde, melekler onu vantilatör olarak kullanıyor…