Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz? Doktor: Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz NE yapardınız? Adam: OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük. Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Sonrası Akıl hastanesine hasta seçme Komik Fıkralar ilk ortaya çıktı.
Doktorun biri yeni bir muayenehane açmış. Kapıya yazmış… ” Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştiremediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz…” Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor… Her gelen hasta iyileşip gidiyor… Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş… Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış… “Doktor! Ağzımın tadı hiç yok… Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum…” Doktor… Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş: “Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin” Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş… “Ama Bu bok!!!!!” Doktor sakin, “Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık..” Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş… Aradan birkaç ay geçmiş. Büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun .. “Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı… Herşeyi unutuyorum…!” Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, “Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?” demiş. Adam, hemen itiraz etmiş, “Ama, o kutuda bok var!”… Doktor, “Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!….” Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı… Kurmuş da kurmuş intikam planlarını… Birkaç ay sonra.. “Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı… Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum…” Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, “Hemşire hanım sekiz Numaralı kutuyu getirir misin” diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, “S.kecem,seni de sekiz numaralı kutunu da…” diye bağırmış.. Doktor gayet sakin, “Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!”
Doktor Hans hastasıyla ateşli bir şekilde ilişkide bulunduktan sonra oturup düşünmüş . Keşke yapmasaydım demiş. Sonra da ama olsun bütün doktorlar hayatlarında bir kez de olsa hastalarıyla yatmıştır der ve kendini avutmaya çalışır . O anda vicdanının sesi duyulur ama, Hans sen bir veterinersin …
Kendisini fare zannettiği için ailesi tarafından bir akıl hastanesine yatırılan adam, birkaç yıllık bir tedavinin ardından; iyice kendine gelmiş. Doktorlar, artık taburcu etmeyi düşündükleri hasta ile son bir görüşme yaparak,iyileştiğinden emin olmak istemişler. Adama sormuşlar:
-Söyle bakalım; sen insan mısın, fare misin? Adam gülümsemiş:
-Doktor bey, o günleri geride bıraktım. Elbette ki ben bir insanım. Doktorlar, içleri rahatlayarak:
-Tamam o zaman, artık burada kalmana gerek kalmadı, demişler ve çıkış belgelerini uzatmışlar. Birkaç dakika sonra, gruptaki doktorlardan biri bahçeye çıktığında, adamı bir ağacın arkasına saklanır halde görmüş.
-N oldu yahu? Sıkılmadın mı buradan, çıksana, git özgürlüğün tadını çıkar!
-İyi de doktor bey, orada bir kedi var!
-Eee, ne olmuş kedi varsa; hani sen artık bir fare olmadığını biliyordun?
-Ya doktor bey, ben fare olmadığımı biliyorum da; kedi benim fare olmadığımı nereden bilecek?
Adamın birinin barsaklarında bir hastalık peydah olur, yemeden içmeden kesilen ve hergün zayıflayan adamın muayene olduğu hastane ve doktorlar, yapılan tahlil ve kontrollerin sonunda adamın barsağında bir tenya (kurt) olduğunu ve bu asalağın düşürülmesine imkan olmadığını ve adamın 6 ay içinde öleceğini söylerler.
Gitmediği doktor kalmayan adam tüm doktorlardan aynı cevabı alır; “Bu kurt seni yiyip, bitirecek, kurtuluşun yok, malesef öleceksin, tıp bilimi bu konuda çaresiz” derler.
Günden güne eriyen adama son çare olarak arkadaşının tavsiye ettiği doktora gider.
Doktor çeşitli muayeneleri yaptıktan sonra öncekilerin teşhisini doğrular; “Evet bu kurt seni öldürecek…”
Adam, “Peki doktor bey yaşamayacak mıyım?”
Doktor; “Ben seni kurtarırım, ama ne dersem itirazsız harfi harfine yapacaksın, yoksa öleceksin”
Adam hemen kabul eder. Hekim bey ne isterseniz yaparım yeterki benim hayatımı kurtarın.
Doktor; bana her hafta geleceksin. Yarın bana 500 bin dolar, bir yumurta ve bir galete getireceksin…
Adam tamam, yarın 500 bin dolarını getireceğim, yumurtayı ve galeteyi de getireceğim… Ama yumurta galete neden anlayamadım…
Doktor; ben ne dersem yapacaktın, sorgulamak yok ! diye adamı haşlar…
Adam ertesi gün para, yumurta ve galete ile muayenehaneye gelir.
Parayı kasasına koyan doktor, adama; şuraya yüz üstü uzan, poponu aç der…
Adam hık mık dese de çaresizce uzanır, poposunu açar…
Doktor yumurtayı alır ve adamın makatına kırar… Yapış yapış olan adam aaa bu nee demeye kalmadan, doktor galeteyi cart diye makatına sokar… Adam feryat figan içinde; doktooor ne yapıyorsuuuun, bu nasıl tedaviiii, ben ibne miyiiiiiim diye isyan eder.
Doktor; “sus bu tedaviyi yapmazsan öleceksin, işine gelirse” der…
Seans bittikten sonra doktor haftaya aynı gün gelmesini, yanında yine bir yumurta ve galete getirmesini ister. Ölümle gaylik arasında kalan adam peki diyerek ileriki haftayı bekler.
Adam beşyüzbin dolarına mı yansın, kıçına sokulana mı, öleceğine mi şaşkın durumdadır…
Haftalar süren yumurta kırılması, galete sokulması seanslarından yorulan, kendini bir garip hisseden zavallı adam, halsiz ve isteksiz bir şekilde tekrar sorar; “Doktor bey ne zaman biter bu tedavi? Aylardır yumurtayı kırıp, galeteyi sokuyorsun, ölmesem de nonoş olacağım bu gidişle, artık bıktım bu yaşamdan doktor bey, namusum gitti…” diye serzeniş ederken dokor müjdeli haberi verir; “Haftaya da son kez geleceksin, bir yumurta getir ama galete getirme, onun yerine kalın saplı olanlardan büyük bir çekiç getir deyince itiraz etmeye hazırlanan adama; “Sus, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, bu son seans, kurtulacaksın o hain asalaktan, işine gelmiyorsa bırak tedaviyi de şimdiye kadar yaptığımız tedavi boşuna gitsin” deyince adam çaresiz susar ve kabul eder.
İşin içine iri bir çekiç girdiğini öğrenen zavallı adamın koca bir haftası kabuslarla geçer ve son gün gelir, çatar.
Doktorun ofisine elinde bir yumurta ve büyükçe bir çekiçle korkudan titreye titreye giren adam, ağlamaklı bir sesle; “Al doktorum getirdim, ne olur acıtma, dayanamayacağım artık” der.
Doktor hain bir gülümsemeyle ve ardından vahşi bir kahkaha ile “domal bakalım” der…
Adam yüzüstü yatar, doktor yumurtayı kıçına kırar….
Adam dişlerini sıkmış, o fena anı beklemeye başlamıştır, her an çığlığı basmaya hazırdır…
Ama 1 dakika geçer, doktor birşey yapmıyor, 5 dk. geçer doktor hale sokmadı, 10 dk geçer hala birşey sokulmadı… Adam heyecan ve korkudan öldü ölecek…
15 dakika sonra arkadan ince bir ses duyulur …
Kurt adamın makatından kafayı uzatır; “HANİ BENİM GALETEM, HANİ BENİM GALETEEEEEM …” ve bir çekicin havayı yaran sesi, KÜÜÜÜÜÜT ….
Eh ne de olsa müptela olmak (bağımlılık) kötü şey 🙂
Adamın biri kekeme imiş, kekemelik tedavisi için doktora gitmiş. Doktor bütün muayenelerini yaptıktan sonra adama;
Yaptığımız tetkiklerde gördük ki sizin kekeme olmanıza sebep olan şey cinsel organınız. Cinsel organınız çok büyük olduğu için konuşamıyorsunuz, kekemeliğin tedavisi için biraz kesmemiz lazım.
Adam çaresiz kabul edip, ameliyat olmuş. Eve gelmiş karısına müjdeyi vermiş.
Bak hanım artık düzgün konuşabiliyorum…
Çok sevinmişler hemen orada ilişkiye girmişler. Derken karısı :
Bey ben anlamam hemen git eski haline getir. Yoksa seni boşarım…
Adam bir telaş doktora gitmiş. Kapıyı hızla açıp :
Doktor bey beni ne yap et eski halime getir yoksa karım elden gidiyor.
Doktor adama dönüp :
A aa aaartııık çoo çoo çoookkk ge ge geeeeçç.
Aşırı ishalden şikayetçi olan adam hastaneye gider hemen…
Ama her nasılsa muayene ve tahlil belgeleri karışır, kahramanımızı yanlışlıkla psikiyatri servisine havale ederler.
15 Gün süren tedaviden sonra, taburcu olacağı gün, bir arkadaşı karşılamaya gelir.
Ne oldu geçtimi ishal?
Hayır geçmedi ama artık takmıyorum.
Katı yürekliliğiyle ünlü paşadan söz ediliyordu.
Paşa hastalanmış, o sırada yanlarında bulunan ünlü bir doktor kendisini tedavi etmişti.
İçlerinden biri doktora sordu :
Şimdi nasıl ?
İyileşiyor. Maşallah, kalbi, yirmi yaşında bir gencin kalbi gibi.
Konuşmaları dinleyen yardımcısı kıs kıs güldü :
Elbette öyle olacak. O kadar az kullanıldı ki.
Doktor, ünlü bir ressam olan arkadaşını ziyarete gitti.
Ünlü ressam, son olarak yaptığı hasta bir adam tablosunu doktor arkadaşına gösterip.
‘’Eee, söyle bakalım fikrin ne ?’’ diye sordu:
Doktor tabloya tekrar bakıp cevap verdi:
Merak edilecek bir şey yok. Sadece üşütmüş, o kadar…